HAYALLERİM
Bakır rengi dağların
Bahtı karasıydım.
Kuşkonmazı gül olmuş,
Bahçelerin solanıydım.
Güz akşamlarının
Sarı soluk renklerinde,
Gün batımı karanlıkların
Yürek sancısı kızılıydım.
Kaybolurken muradım,
Kurşun rengi gökyüzünde.
Ah dediğim hayallerim
Umutlarım
Bir söğüt dalında
Asılı kalanıydım.
KÜRTÇE ÜZERİNE BİR İNCELEME
Türkiye Mozaik mi? başlıklı yazımızda, mozaikçilerin iddialarının bilimsel dayanaktan yoksun, genelliklede art niyetle söylenen sözler olduğunu ifade etmiştik. Türkiye’nin mozaik bir yapıya sahip olduğunu söyleyenlerin, bir çoğunun düşüncelerinin arka planında, Lozan’ın delinmesi ve bir milletten, çok sayıda etnik yapı türetme çabaları vardır demiştik. Bu ayrılıkçı düşüncenin merkezine ise Kürt Türkleri oturtulmuştur. Bundan dolayıdır ki, Kürt Türklerinin Türk Milletinin bir parçası olduğunun belgeli, bilimsel ispatına yönelik çalışmaların, ehil ve yetkili olan herkes tarafından yapılması aciliyet arz etmektedir.
Bu günkü yazımızda, Güney Doğu Bölgemizde yaşayan kardeşlerimizin bir kısmının gündelik hayatta ağırlıklı olarak konuştuğu, Kürtçe üzerinde duracağız. Ondan önce bölgede tarihi akış içerisinde yaşayan gruplara ve mücadelelere bakalım.
Doğu Anadolu ve Dicle-Fırat bölgesinde, Hz. Ömer zamanında 300 yıllık Sasani hakimiyeti son bulmuştur. Daha sonra Araplarla-Bizanslılar arasındaki savaşlar başlamıştır. Bu savaşlardan sonra bölgede VII. Yüzyıldan itibaren, yaklaşık 200 yıl Arap hakimiyeti başlar. Yaklaşık 500 yıllık Sasani(İran)-Arap hakimiyetinin, bölgede daha önce yerleşmiş olan Kürt Türkleri üzerinde çeşitli Sosyo kültürel değişikliklere sebep olduğunu görürüz.
Özellikle bölgedeki uzun süreli İran ve Arap hakimiyetlerinin Kürt Türklerinin dilleri üzerinde bir etki bıraktığı, ama her şeye rağmen bölgede bu günde konuşulan dil ağırlıklı olarak eski Oğuzca olduğuda görülmektedir.
Kürt Türklerinin konuştuğu dil üzerinde, çok şey söylendi. Özellikle Türk düşmanı V.Minorsky, Kürt konusunu Rusların çıkarları doğrultusunda çok sık olarak ele almıştır. V.Minorsky bile Kürtçe’nin menşey olarak Farsça’dan ayrı olduğunu kabullenmiştir.
Saint Petersburg Akademisinin yayınladığı 8528 sözlü “Kürtçe-Rusça-Almanca” lügat kitabında çıkan sonuç şöyledir.
3000 halis Türkçe kelime
2000 Türkçeleşmiş kelime
l240 Zint
l030 Türkçeleşmiş Farisi
370 Eski Pehlevi
300 Mahalli Kürtçe
l08 Gildani
60 Kafkas Türkçe’sine ait kelimeler (Azeri, Çerkez, Çeçen) Mahalli Kürtçe diye gösterilen 300 kelimenin l07’sinin dağ ve yayla isimlerine ait Türkçe kelimeler olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda Kürtçe’yi meydana getiren 8500 kelimenin yaklaşık 5080 tanesi Türkçe’dir. Önemli bilim adamlarımızdan F.KIRZIOĞLU dil sahasında çok önemli çalışmalar yapmıştır. Ayrıca l879’da Petersburg’da basılan “ Kürtçe-Fransızca” etimoloji sözlüğü, Mutki Kaymakamı Siirtli Yusuf Ziyaeddin Halidi Paşa’nın l892’de İstanbul’da “Hediyyetül-Hamidiyye” adı ile basılan “Kürtçe-Arapça” sözlüğü, l954 ve l960’da Moskova’da basılan “Kürtçe-Rusça” sözlükler bize önemli açıklamalar getirmektedir.
Kaşgarlı Mahmud’un “Divan-ı Lügat’it Türk”te tanıttığı ve bu gün Kürt Türklerinin konuştuğu birçok kelimenin aslına uygun Oğuzca bir dil olduğu mukayeseli olarak verilmiştir. Dil bahsine kelimelerin mukayesesi şeklinde tekrar döneceğiz.
Belkide en önemlisi AB’nin dayatmaları ile milletleşme sürecimize ve kardeşliğimize devlet eliyle zarar verme noktasına gelinmesi ise en acı olanıdır. Bu gün Türkçe’den başka dillerde yayın hakkı son yılların en tehlikeli gelişmesidir. Üniter yapıda ki devletleri bekleyen en büyük tehlike budur. Ne yazık ki bu taviz TBMM’de vekillerin kabul oyuyla verilmiştir. Bu tavizden sonra artık dur noktasını AB tayin edecektir beklentisi içerisinde olanlar şunu iyi bilmeliler. Türk Ülkesinde son sözü Türk söyler!!!
İrfan YILMAZ
Eğitimci-Yazar